ALTERNATİF BEN/  ALTERNATİF ESTETİK

HETERETOPYA

Volkan Diyaroğlu tuvalleri dünya yaşamıyla uzlaşı ortamı yaratmak  için değil bir çelişme alanı ortaya koyma arzusuyla yüklüdür.Sanatçının yeryüzü yaşamına bu yaklaşımı;  dünyadaki hiyerarşik nesneleri dünyadaki görüntüsüne göre değil kendi duyumlarına/ sens/  göre düzenlemesine yol açar.Dış dünyanın katman katman çoğalan sonsuz çeşitliliği, sayısız biçim ve formlar,eşyanın değişken huyu sanatçının tuvaldeki ilk analiz girişimleridir.Yanlız bir farkla ki sanatçı dış dünyadan yola çıkarken tuvalde kurduğu dilde, gerçekte dış dünyada ne varsa/ doğal nesne düzeni kosmos aisthetos/ unutarak, bir bakıma zihninden olabildiğince silerek fırçayı eline almıştır.Çocukluğundan bu yana algı düzleminde zihnine kayıtlanan biçimleri terkederek  önce zihnindeki  dünya kargaşasının planlarını çizer boyar.Sanatçı ilk sanatsal edimlerinde ilk zihinsel hareket olarak daha doğrusu ilkesel olarak ne varsa unutup yeni bir dünyayı tuvalinde biçimleme isteğiyle dünya varlığına karşı yıkıcı  bir eylemde bulunmaktadır.Bunun böyle oluşuyla sanatçı kendine has zaman ve uzamını bize açıklar.

 

Sanatçıdaki ilk yaratı hamlesi; karşı çıkma,ikinci yaratı hamlesi; unutma olacaktır ki o anda belleğine hucüm eden yeni biçimleri istediği noktaya,yöne, boyuta konumlandırmakta hatta boyutları değiştirerek perspektife karşı çıkmakta ve perspektifi tuvalin önüne çekip önden dışarıya doğru hareket ettirerek özgün bir estetik  başlatmaktadır.Bu cesurca bir girişimdir ve kendine hastır.İlk planda sanatçının tuvalinde gözümüze çarpan dış dünya nesnelerin,eşyanın,formların ve geometrik şekilerin hiç de dünya düzeninde yer aldığı gibi olmadığını görürüz..Hepsinin yeri ,boyutu,işlevi değişmiştir.Hatta belki işlevsiz bir hale gelmiştir ve sanatçının uzamında uçuşurlar.Sanatçının bu cesur girişimleri dünyasal ve uzaysal yönlerin altüst olmasını sağlar,zaten sanatçının da  isteği  budur.Tuvalde çok çeşitli eşyanın boyutları dünyadaki boyutlarından sıyrılmış,yönler yer değiştirmiş,merkezler çoklaşmıştır.Bir Volkan Diyaroğlu komposizyonunda birden fazla merkez oluşturulmuş ve merkezlerin birbirine karşıtlığı kurgulanmıştır.Bu aşamada mutlak tek merkez rededilmekte yerine sanal gücü olan merkez çokluğu savunulmaktadır.Şöyle ki; sanatçı merkezleri çoğaltarak belli otoritelere dolaylı yoldan yanıt verir.Belli bir erk ancak bu yolla yıkılabilir. O da tuvaldeki ilk komposizyonlarında mutlak iradeyi dağıtarak daha doğrusu tek bir merkeze değil yarattığı sayısız merkeze yükleyerek açıklar.

 

Volkan Diyaroğlu’nun tuvaldeki ikinci ve en önemli özelliği ; yüzeyde yarattığı kat kat espastır.Perspektifi tuvalin önüne çeken sanatçı için espaslar arka arkaya kurgulanmıştır. 19 YY sonlarında  Picasso’nun en önemli özelliği perspektifi arkaya değil öne doğru çekmesiydi.Picaso’yu bu denli önemli yapan da bu özellikti.Şimdi de Diyaroğlu; espası kat kat öne çekerek geçişli bir geçişsiz alan yaratarak tuvalde öne doğru  kat kat oluşan espasla tek merkez anlayışını yıkar. Modernlerden  farklı olarak Diyaroğlu; sadece perspektifi öne çekerek tuvalin hareketini tersine döndürmez bir adım daha atarak arkaarkaya gelen bir çok espas yaratır ve espas burada öne doğru katlanır. Diyaroğlu’nun  tuvalden dışarı fırlayacakmış gibi  kabına sığmayan bir kaç kat perspektif  oluşturması modern resmin yapıtaşlarını yerinden oynatır.Bu resim ifadesinde farklı ve yeni bir olgudur.Bu tarz çalışma ise birden fazla temanın biraradalığına işaret eder.

 

Buradaki beceri,her espas katı açılınca başka bir kat hacmini ortaya çıkarak tuvalin  bilmecemsi bir hal almasıdır.Sanatçının anlık asi çıkışları,güçlü fırça darbeleri bir yapıt oluşturmak adına aslına bitmemişliği, anımsamaları,atakları ,kendine göreliği anlatır bize.Bütünüyle yeni olma,yeniyi, kovalama Diyaroğlu’nun farklı düşünceleri ve ruh halindan kaynaklanır.Tuval kurgulanırken yaşanan öfke,pişmanlık,nefret,aşk,tuval bittiğinde başka bir şeye dönüşmüştür ve karşımızda bağımsızlığını ilan etmiş bir yapıt vardır.Diyaroğlu yapıtına idea kaynaklı baktığımızda; herhangi bir değer yargısına yol açan hiç bir ölçütü içermeyen bir tanımın bizi estetik girdaplara  sürüklediğini görürüz.Tuvalde yaşanan hız ,hareket ve döngüler sanki bir yere doğru tehlikeli ve büyülü bir yolculuk yapıyormuşcasına başına buyruktur.Komposizyonun bizi sürüklediği yer hem heryerdir hem de hiç bir yer.Bakış yolculuğunun sonunda sanal bir ortamda bambaşka bir yerde  buluruz kendimizi.Çünkü sanatçının hedefi sadece bize güzel yapıt / Bel Artefact) sunmak değil/ klasik ölcütlerin dışına taşarak/  bize kendi düşünceleriyle yüklü estetik im yollamaktır.Bu düşünceler dünyanın ve evrenin reddiyle ilişkişlidir.Mutlak olana başkaldırı tuvaldeki merkezlerin çokluğuyla belirlenmiştir.Ancak sanatçının çoklu merkezleri de  birden ortadan yok olabilir bir karekterdedir.Birden tuvalin beklenmeyen bir yerinde  bir girdap açılabilir ve herşey o kara kuyudan içeri düşebilir ya da başkalaşabilir.Ani geçişler,çoğalmalar,birbirini kesmeler,ilmeklerin atılışı, dış dünyadaki yaşamın güvenilmezliğine bir göndermedir.Öte yandan tuvaldeki başkalaşım girişimleri kargaşanın  dışında kalan sakin alanların varlığına dek bizi taşıyabilir.Bu karşıtlık sanatçının özeliklerinden biridir ve komposizyonun hızını ve ritmini oluşturur.Sanatçının bilinç dışının nesneleri uçuşmaya yer değiştirmeye,boyut ve yön değiştirmeye başlarlar.Tuvalin alt bölümlerinden gelen ani ataklar formların ufalanmasına,geçmişteki geçmiş zaman nesneleri korkusuzca uçuşmaya başlarlar.Deformasyonun yayılımcı karekteri,başka form birliklerine çelme takmakta, araya girmekte ve onları da kendine doğru çekmekte ve içinde eritmektedirler.Resmin ana valörleri çarpışarak derinlere gömülülürken başka frekansta yeni valörler yüzeyde belirmektedir.Kargaşa gibi gözüken şey aslında sanatçının dünyayla ilgili görüşünü yansıtır.Dışa doğra katlanarak artan komposizyon olabildiğince öne çekilmiş ve yaradılış baştan yaradılmıştır.Bazı tuvallerinde komposizyon yer yer hafifler,bazı bölgelerde ise  kaygan,uçan,yokolan zihinden boşalmış ya da zihinde geziniyormuşcasına bilinçdışı simgelerini temsil eder.Ancak tuvalin ana akımını kuran sağlam yapı ifadenin ara bölgelerinde yerleşmiş renkli alanlar olarak göze çarpmaktadır.

Küçük mavi göl,ucu gözükmeyen ırmak,uçan küpler,hacimli dikdörtgenler,ipliksi formlar,formları belli olmayan varlıklar çarpışır dururlar.

Yanı sıra; yeryüzü dinamiğinin güçleriyle bilinçdışının  dinamikleri tuhaf güzelliklere rastlamamıza neden olurlar.Sanatçının çocukluğundaki arketiplerin öznel arketiplere dönüştüğü görülür.Burada en önemli olgu sanatçının,binlerce yıldır  varolan toplumsal arketipleri bir kenara bırakıp kendi arketiplerini oluşturmasıdır.Bunun  adı ise  zamanda yolculuktur.Bireysel anıların bin yıl sürecek olan  birikimin mucizevi biçimde estetik birer imge olarak  bir anda tuvalde belirmesidir ki bu ritm sanatçının tuvallerinin ana dinamiklerinden biri ve en önemlisini oluşturur.

Bilinçdışının devreye girmesiyle dışa doğru kat kat konumlanan espas sanki, gök kürelerinin ardışık birliğini çağrıştırmakta, bilinçdışı çarpık olguların kabulunu ileri sürmektedir.Sanatçı için dünyasal yaşamda  ağır baskı yapan doğru-yanlış karşıtlığı sanatçının tuvalinde yol edilmekte,insana özgü her olgu en az kabul/ en çok red görmektedir.Sanatçı yüksek bir erdem ya da yüksek bir erk ardında olmadığı gibi yüceltilen değerlere karşı tuvalinde kurguladığı komposiyonda her türlü formu her duyguya denk düşürerek yaşamın tümüne  karşı tez gibi sunar.Aldırışsızdır,kendine güvenir,yıkıcıdır ama yanı sıra yapıcı özelliğini ortaya çıkaran  taze yapılar kurmaktadır.Onun imge düzeninde  dünyanın,evrenin karşı gölgesini kurma hedefi yatar.Bu baştan beri bir saflık ve saflaştırma girişimidir.Kendi saflarında ya da cephesinde yarattığı yeni imge düzeni varoluşla bir yarış içinde, varoluşa yeni bir öneri yargısını içerir.Sanatçının,gerçek imgeye karşı yol alan estetik yaratımında sanal imgenin baskın olması özsel boyutta varılabilecek önerileri kuşatır.Yanı sıra sanatçı için geçmişteki plasticity hiç bir önem taşımaz.Ancak bir farkla ki Picasso’nun yüzyılın başında yol açtığı perspektif ve espasın tuvalin öne çekilmesi kuralına bağlı kalarak bir adım öne doğru hamle yapmıştır.Espasları çoğaltarak düz yüzeyde kat kat espas yaratmıştır.Yaradılışın doğasına karşı,espas katlarından meydana gelmiş bir dünya Volkan Diyaroğlu’nun alternatif  dünyasıdır.Varoluşun ötesindeki varlık katmanları

sanatçının düşünsel ataklarla resim komposizyonunda çağrı yapan birer imgeye dönüşmüştür.sanatçı için evrenin yapıtaşları biz onları daha tanımadan,yüklenmeden

kendilerini bize kabul ettirmektedirler,yaşam böyledir çünkü.Sanatçı bütünüyle bu baştan kabullenmeye karşı çıkmakta onun yerine ifadede kendi yapıtaşlarını,kanunlarını ileri sürmektedir.Volkan Diyaroğlu estetiğinde içine doğulan ve tanımlanan,bize tanıtılan dünyadan kopma girişimi onun sıradışı eserler yaratmasına neden olmakta ve bir yandan da varlığın karmaşık uğultusunu ayıklayarak yeni bir dünyaya adım atmamızı sağlamaktadır.